28 Temmuz 2015 Salı

Çocuklara yardımlaşma öğretilmeli (1)

Çocuklara yardımlaşma öğretilmeli (1)

Son dönemlerde ailelerin yaşadığı sıkıntılardan birisi bu; kendi ayakları üzerinde duran çocuk yetiştireceğim derken, yardımlaşmayı unutan çocuklar yetiştirmek.

Yakında piyasaya çıkması için uğraştığım güzel bir kitap yazıyorum sevgili anne babalar! Çocukları doğru değerlerle yetiştirmek için doğru yöntemler. 

Her anne baba çocuğunu insani değerlerle büyütmek istiyor, gelin görün ki çocuklar istediğinizin tam tersi yapı geliştiriyor. Sizler üzgün çocuklar gergin, ilişkiler maalesef kötü.

Bunlardan birisi “çocuklara kendine aşırı güvenmeyi, kendi ayakları üzerinde durmayı öğretmeye çalışırken, yardımlaşmayı öğretmeyi unutma üzerine kurulu yanlışlık. Bana kalırsa çocuklara ayakları üzerine basmayı öğretirken, yanlışlıkla yardımlaşmayı öğretmeyi unutmamalısınız.

Günümüzde annebabalar kendi ayakları üzerinde durabilen ve hayatının geri kalan kısmını kimseye muhtaç olmadan yürütebilecek cesareti kendinde bulan çocuklar yetiştirmek için çabalıyor. Böyle bir yetiştirme tarzını bir noktaya kadar doğru buluyorum, bir noktadan sonra sakıncalı buluyorum. 

Şöyle ki; insanlar kendi hayatlarında neyin eksik olduğunu düşünüyorlarsa, evlatlarında bu durumu tölere edecek yöntemler geliştirmeye çalışıyorlar. Yani kimselere muhtaç olmasın, kendi ayakları üzerinde dursun diye düşünen anne/babanın, kendi ayakları üzerinde duramamak veya başkalarına muhtaç olmakla ilgili derin kaygıları vardır. Zanneder ki çocuğu da benzer zorlukları yaşayacak, benzer sorunlarla karşılaşacak! Oysa çocuklar anne/babalarının hayat tecrübelerini temsil eden sorunlarla karşılaşmayabiliyor. 

"Kimseye muhtaç olmadan, sadece kendi ayakları üzerinde durmak" mükemmeliyetçi ve narsist bir bakış açısıdır. Dolayısıyla çok doğru değildir. İnsanoğlu, yaratılışı gereği, acizdir, eksiktir ve noksandır. "Öteki"ne ihtiyaç hissetmesi onun eksikliği değil, yaratılışının gereğidir. Yardım alması, insanlarla sosyal dayanışma içinde olması, doğasına uygundur. Endişelenecek bir şey yok yani. 

Çocuğunuzu, kendi ayakları üzerinde durmakla, toplumsal yaşamı paylaştığı diğer insanlarla yardımlaşarak büyümek arasındaki dengeli çizgide büyütmelisiniz. Aksi halde aşırı bencil ve kendisini dünyanın lideri zanneden sorunlu insanlar haline geliyorlar. 

Bazı durumlarda yardım almaları gerektiğinde, yardım almanın "acizlik/noksanlık" olduğunu düşünerek kaygılanıyorlar. Anne babanın çocuğuna vereceği en güzel hediye, kendisine güvenen, gerekli olduğu durumlarda yakın çevresinden yardım almayı bilen insanlar haline gelmesine yardım etmektir.

Anne babalar, çocuklarını yetiştirirken farkında olmadan onların ileriki hayatlarında taşıyamayacakları yüklerin altına girmelerini teşvik ediyor. 

Diyeceksiniz ki nasıl?

Güçlü olmalısın! Ayaklarının üzerinde durmalısın! Kimseye ihtiyacın olmamalı! Kendi başının çaresine bakmalısın! 

Güçlü olmak ve kendi ayakları üzerinde durmak için yapılan teşvikler evet doğru; ancak belirli bir çizginin ötesine geçtiğinizde bu çocuk başkalarına ihtiyaç hissettiğinde kendisini aciz ve beceriksiz hissetmeye başlıyorsa kötü. 

Seanslarda görüyorum, çocuğun arkadaşlık ilişkisi kurmada zorlukları var. Yakın bir arkadaşından yardım alabileceğini, arkadaşlık ilişkileri geliştirmek için onun yöntemlerinden faydalanabileceğini önerdiğimde;

"Ama o zaman benim beceriksiz, pısırık olduğunu düşünmezler mi? Kendi başına arkadaşlık kuramıyor diye benimle alay etmezler mi?" geri dönüşüyle karşılaşıyorum.

"Sınıfınızda bir arkadaşınız olsa, arkadaşlık kurmak istediği halde arkadaşlık kuramasa, bu konuda senden yardım istese, yardım eder misin?" diye soruyorum, büyük bir memnuniyetle yardım edeceğini söylüyor. 

Peki, aynı durumu kendisi için niçin istemiyor?

Çünkü veren el olmak, alan el olmaktan üstün geliyor. Veren, yardım eden kişi olmayı hoşa gider kılıyoruz bilmeden! Yardım etmenin iyi olduğunu anlatırken, yardım almanın acizlik ve eksiklik olduğunu söyleyerek teknik hata yapıyoruz.

Yardım ediyorsan yardım etmek iyidir. Yardıma senin ihtiyacın varsa yardım almak eksikliktir!

Ters bir öğreti bu!

Pek çok yazımda belirttiğim gibi günümüz anne/babası malesef mükemmeliyetçi. Herşey tam olacak, eksiksiz olacak. Olacaksa ya tam olacak ya da hiç olmayacak! Böyle düşünen bir beynin, yetiştirdiği çocuğa karşı da çok töleranslıolamadığını görüyoruz. Ayrıca çocuklarını tanımıyorlar. Gelişim süreçlerini bilmiyorlar. Neye gücü yeter neye yetmez haberleri yok! Kendi evladına "yabancı" olan anne babalar yapar bu bahsettiğim yanlışlığı.

Aslına bakarsanız kendi başının çaresine bakabilecek,  tek başına ayakta durabilecek çocuk yetiştireceğiz diye onu narsistleştirmek, çocuğun ruhen yıpranmasından başka bir şey değildir. Çocuklarımız büyürken öğrenmeli ki tek başımıza hiç bir şey yapamayız. İçinde bulunduğumuz yaşam koşullarını iyi organize ederek, insanlarla aramızdaki nesnel ve duygusal alışverişin dozunu iyi ayarlayabilerek mutlu oluruz. Robinsoncruso muyuz biz her şeyi tek başımıza yapacağız? Birileri bizim işlerimizin ucundan tutmalı ve biz birilerinin işlerinin ucundan tutmalıyız. Herkesin herkese yardım etme ihtiyacı vardır. Sizin bana yardım etmenize izin vermem, "sizdeki iyilik yapma ihtiyacını" gidermeye yardım ettiğim anlamına gelir. Yani siz bana yardım ederken, diğer yandan ben sizin insani ihtiyacınız olan "başkasına yardım etme ve kendini iyi hissetme" ihtiyacınızı doyurmanıza yardım etmiş olurum. Çok ilginç değil mi? Sizden yardım alırken, aslında size yardım etmiş de oluyorum. 

Bu anlayış biçimi evlatlarımıza aktarılmalıdır.


(yazının devamı Perşembe günü...)

Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman &Psikoterapist)

www.yuzlesme.tv

mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv

mehtapkayaoglu@gmail.com

http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu

htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu

 

  

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder