17 Nisan 2015 Cuma

Ergenlik aslında “Başkalaşmak”tır!

Ergenlik aslında “Başkalaşmak”tır!
 
Başkalaşım…!

Belki de ergenliği en güzel tarif eden kelime bu.

Bir “şey”ken başka bir şeye dönüşmek! Bilmediği, anlamadığı, kavrayamadığı; bilmeye, anlamaya ve kavramaya çalıştığı bir şeye dönüşerek başkalaşımına şahit olmak!
Çocuk büyümeye başladığında önce bedeni değişir. Yüzünün hatları farklılaşır, alnı genişler, boyu uzar, içindeki organlar iradesi dışında irileşir. Her şey gözünün önünde ama iradesi dışında gerçekleşir. Korku filmi izlerken heyecanlanan, bir sonraki adımda ne olacağını bilemediği için endişeyle dönüşümü bekleyen minik yüreklerdir onlar.

Önce bedende başlar başkalaşım!


Çocukluk çağının güvenli ortamından çıkmaya başlayan ergen, en yakınları tarafından bile tanınamıyor olmanın verdiği garip suçluluk duygusuyla tanışır.
“Ne oldu sana böyle? Tanıyamıyorum artık seni! Çok değiştin!” diye serzenişte bulunurken ona ailesi, kendi iç sesini bastırmaya çalışmasının anlamsızlığıyla karşılaşır büyüyen beden. Zira kendi içinde, kendi bedenine ne olduğunu anlayamadığı zor anlarını hissetmemek için baskıladığı iç sesi, anne babasının kızgın çığlıklarında defalarca yankılanıyordur.
Kulaklarını tıkasa dışarıdaki ses azalacak! Ama içerdeki ses kulakları tıkayınca susmuyor ki! Haykırmaya, ergene neye dönüştüğünü bilmeden başkalaştığını söylemeye devam ediyor üstelik.
Zor anlar… zor günler… zor bekleyişler…
Bedenindeki her değişiklik korku ve endişe uyandırır ergende. Boyu posu, yüzünün şekli, vücudunun kıvrımları, bedenini kaplayan kılları, akranlarından negatif anlamda farklı olacağını düşündüğü her başkalaşımı ürpertir duygularını.
Başkalaştığı için endişelendiğini bilenler vardır elbet! En ilginç olanı bu tür kaygıların içinde olduğunu bilmeden, neye bağırdığını anlayamadan, kime itiraz ettiğini keşfedemeden “gergin ergen” formatında yaşayanları.
Yetişkin olmak zordur onun için. Çocuksu ümitlere elveda demesi gerekir kimi zaman. Düşünmek istemediği gelecek korkuları muntazaman yüzüne haykırıldığında rahatlamaz ki. “Bu gençlik böyle geçer; ama hayat böyle geçmez küçük bey/küçük hanım!” tarzındaki cümleleriniz onun geleceği daha iyi planlamasına yardımcı olmaz!
Her ergenlik, bireysel bir keşiftir. İlk keşfedilmesi gereken elbette bedendir. Ardından düşünceleri, olmak istediği geleceği. Sırayla gider sistem. Kendi içinde acelecidir, oysa bazen dışarıdan biz izlerken acele etmediği duygusuna kapılırız. Bizim onun geleceğinden endişe ettiğimizden daha fazla kendisi için endişelenir aslında. Onun yerine gereksiz abartı endişelerimizi yatıştırmaya çalışan yine ergenimiz olur. “Tamam anne, abartma!” sözlerini önce kendisi için söyler, haberiniz yoktur! Çünkü gelecek kaygıları, geçim derdi, ilerde onun ne olacağı hakkında o kadar çok kaygılı cümle kurarsınız ki; sizi yatıştırmak için değil, kendi kaygılarını yatıştırmak için “Sakin olalım!” mesajı vermeye çalışır.
Umursamaz gibi görünen yüzünün ardında, endişeden beynini kemiren nice düşünceler belirir. “Duyarsız mı bizim bu oğlan? Bu ne rahatlık böyle!” anlamındaki şaşkınlığınız, onun cephesinde inanılmaz fırtınalara vesiledir, bilemezsiniz!
Ergenlerle çalışıyorum ben. Evet, ergenliklerini abartmak pek de iyi değil. Ama onların içinde bulunduğu başkalaşımı da anlamamak doğru değil!
Başkalaşan yorulur. Başkalaşan zorlanır. Başkalaşan şaşkındır. Başkalaşan karışıktır.
Anlamak lazım… anlaşılmamız için önce bizim anlamamız lazım. İnat yapıyor zannederek, kendini kapatıyor diye düşünerek yaklaşırsanız, başkalaşanları kaçırırsınız!
Odasına kapanan ergen, başkalaştığını göremeyen anne babasına kapatıyordur kendini. Başkalaşmasına eşlik eden akranlarına açar duygularını ve kendisini.
Ergen başkadır, başkalaşır.
Başkalaşması, sizin parçanız olduğu gerçeğini değiştirmez!
Anlamınız gerekir… anlayamıyorsanız yardım almayı ihmal etmemeniz gerekir. Ergeni anlamak, onun yaşamını mutlu olacağı şekilde belirlemesine yardım etmektir. Psikolojik destek çalışması yaparken en heyecanlı geçen seanslar ergenlerle yapılanlardır.
Sevgiler…

Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman&Psikoterapist)
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder