“Pirincin içindeki en tehlikeli taş hangisidir?” diye sorulsa, artık çoğumuzun aklına ilk gelen cevap “beyaz taş” değil mi? Niçin diye sorsam, yine gelecek ortak cevap manidar; pirince en çok benzeyen taş beyaz taştır. Siyah olanlar ayıklanır, beyaz olanlar pirinç zannedilir ve dişi kırabilir.
Şimdi benzen mantığı, beklentileriniz üzerinde yeniden dillendirsem ne dersiniz?
En tehlikeli beklentiler hangileri sizce?
“Senin şöyle şöyle yapmanı istiyoruz! Lütfen bizi hayal kırıklığına uğratma!” olabilir mi? Bazı evlerde benzer söylemlerin olduğunu düşünüyorum. Ebeveynler çocuklarına, eşler birbirlerine düz cümlelerle beklentisini iletiyor. Karşılanmayan beklentiler hayal kırıklığına neden oluyor. Yani beklentiniz karşılanmayınca hayal kırıklığı yaşıyorsunuz, sizden bekleneni yapamıyorsanız özgüven kaybı yaşıyorsunuz en hafifinden. Birikmiş kızgınlıklar, bilinçdışına itilen öfkeler, suçluluk duygularını saymıyorum bile!
Beklenti ne kadar çoksa mutluluk o kadar az biliyorsunuz değil mi? Mutlu insanların tipik ortak özelliklerinden birisi, beklentilerinin az olmasıdır. Kimseden bir şey beklemezler, kendilerinden bile. Olabildiğince olur her şey. Yormadan, üzmeden, kendini kötü hissetmeden üstesinden gelinmeye çalışılır hayatın.
Yeni moda beklenti
Yeni başlayan, sözüm ona “doğru” davranmayı alışkanlık edinmeye çalışan yeni moda beklenti tarzı nasıl biliyor musunuz? “Senden şöyle olmanı istiyoruz” ifadelerinin yerini “Sen tabii ki şunu şunu yapabilirsin” tarzı konuşmalar aldı. Yeni moda mükemmeliyetçi ve birbirine zarar vermediğini düşünen üslup bu!
“Senin bu eve uygun bir yaşam tarzı geliştireceğini biliyorum...”
“Senin eğer istersen en iyi notları alacağından eminim...”
“Beni üzüp üzmemekten öte, sen eş olarak birini üzmeyi göze alamazsın. O nedenle iyi davranırsın...”
“Daha iyi basket oynayamaman için hiç bir neden yok. Yapman gereken tek şey istekli olmak, sana güveniyorum...”
“Odanı dağıtmayacağını biliyorum. Çünkü sen derli toplu bir çocuksun. Zaten kendin dikkat edersin...”
“En iyi bölümü kazanacağını biliyoruz, sana güveniyoruz. Sen her şeyin en iyisine layıksın ve hırslısın. Tuttuğunu koparırsın...”
Gizli beklenti
DIŞARIDAN bakınca sözüm ona beklenti içermeyen, motivasyon yüklediğini düşündüğümüz bu sözlerin, aslında gizli beklenti olduğunu hissettiniz mi?
Bunların tek tek tercümesini yapalım mı ne dersiniz?
“Bu evin kurallarını ben ve keyfim belirliyoruz. Senin seçme şansın yok. Mümkünse benim beklentilerimin en doğrusu olduğunu hemen kavra ve evde istediğim şekilde davran.”
“Kötü not diye bir şey istemiyorum! İyi not almayı iste, kötü notu aklından bile geçirme, olabilecek en iyi not için kendini şartlandır.”
“Bana kötü davranayım deme! Gerçi davranırsan da kendin bilirsin. Senin nasıl bir adam/kadın olduğun ortaya çıkar. Sen en iyisi bana en iyi şekilde yani senin istediğin gibi değil, benim istediğim gibi davran.”
“Basket oynayanlar nasıl oynuyor Allah aşkına! Ya adam gibi oynarsın ya adam gibi oynarsın. Oynayamıyorsan yeterince istemiyorsun demektir. Benim beklentilerime yanıt verdiğin ölçüde sana güveniyorum.”
“Odanı sakın dağıtma. Eğer dağıtırsan ne kadar dağınık bir çocuk olduğun ortaya çıkacak. Dağılmışsa dikkatsizin tekisin demektir. Beni, senin hakkında hayal kırıklığına uğratma.”
“Gözümüzde iyi bir yerde olmak istiyorsan, beynimizdeki iyi meslek grubuna yerleşmen lazım. Aksi halde senin yeterince uğraştığını düşünmeyeceğiz. İyi bir mesleğin olmazsa da kendin bilirsin. Aldığın sonuca layıksın demek ki...”
Diyorsunuz ki doğrusu ne? Kafamız karıştı. Hiç mi bir şey söylemeyeceğiz birbirimize?
Endişelenmeyin, tabii ki söyleyeceksiniz. Ama üstü kapalı tehditvari cümlelerle değil veya karşı tarafı suçluluk psikolojisi içine sokacak nitelikte hiç değil. Ona durumu anlatan, mümkünse kendi gizli beklentilerinizi dayatmadığınız daha düzgün yaklaşımla.
Hadi yeniden, daha iyi ifadelerle yazalım;
“Evi ortaklaşa daha rahat kullanabilmemiz için birlikte kararlar alalım mı?”
“Çalışıp emek vermen önemli, iyi not alman değil. Olabildiği kadarıyla çalışırsın, yapamadığın şeyler olursa birlikte çözüm üretebiliriz. Çabalamayı öğrenmemiz önemli, ulaştığımız sonuç değil.”
“Seninle iyi birisi olduğunu gördüğüm için evlendim. Melek değiliz, fakat neyse ki karşılıklı konuşup sorunlarımızı çözebileceğimiz özel anlarımız var. Birbirimizi kırmadan yaşamanın yolunu bulabiliyoruz. İlişkimizi birlikte inşa etmek güzel...”
“Spor ve hareket iyidir. Basket oynamayı sevdiğini söylediğin için gidiyorsun. Sevgin ve ilgin seni bir yerlere getirir herhalde. Bakarız...”
“Oyun oynarken odanın dağılması normaldir. Oyun bitince toplarız olur mu?”
“Hangi işi yaparken mutlu olacaksan o işi yap yavrucuğum. İyi iş kötü iş diye bir şey yok! Sana iyi gelen uğraşıyı bulmak diye bir gerçek var. Dilersen bulmana yardımcı oluruz. Hepimizin mutlu olmaya hakkı var ve istemediğin hiçbir mesleği yapmak zorunda değilsin.”
Günümüz aileleri beklentisini gizlice yüklüyor. Diyorum ki beklenti beklentidir. Gizlisi açığı olmaz. Sonuçta hepsi insanı narsist ve doyumsuz yapar. Kişi kendinden ve geldiği yerden bir türlü memnun olamaz. Beklentilerin gerisinde kalmamak için hep bizim beklediğimiz hayatı yaşamaya çalışır.
Sonuç?
Ya kendi olmaya karar verir bizden uzaklaşır ya da bizi memnun etmek için uğraşırken kendinden uzaklaşır..!
Sevgiler...
Mehtap Kayaoğlu
Psikolojik Danışman