24 Kasım 2015 Salı

Evlilik için önemli bir uyarı!

Sosyal paylaşım ağları çoğaldı, evlilik ilişkinizdeki mahremiyet bozuldu farkında mısınız? Evli çiftler sürekli herkesin gözü önünde geziyor, dolaşıyor, yiyor, içiyor. Bu kısmına fazla itirazım yok, dileyen herkese göstererek yaşasın evliliğini, dileyen kendi içinde saklaması gerektiğine inandığı ölçüde saklasın. 
Bugün aile terapilerinde çok çalıştığım mahremiyet konusunda yazayım istedim. Evli çiftlerin bu konuda dikkatli olması gerektiğine inanıyorum. 
Eskiden kol kırılır yen içinde kalırdı, şimdi kol kırılıyor ama maalesef yen içinde kalmıyor! Evde iki kişi arasında yaşanan her şey, neredeyse dakika dakika canlı yayın yaparcasına aile yakınlarına iletiliyor.
İki kişi arasında olup bitivermesi gereken günlük durumların, son günlerde artan bir hızla etrafa deşifre edilip durması alışkanlığı, evlilik ilişkilerine fazlasıyla zarar veriyor. 
Günümüz evlileri karıkoca arasında olan her şeyi sürekli herkese anlatıyor. Sizin ev içinde yaşadığınız olayları etrafa kolaylıkla anlatmanız, eşinizle yaşadığınız zorlukları deşifre etmeniz normal gördüğünüz bir süreç olabilir; ancak emin olun evlilik ilişkisini yıpratıyor. 
Çok önemli meselelerin aktarılması ve aklı başında büyüklerden yardım alınmasını kastetmiyorum. Moda haline gelen ağızda bakla ıslatmama, her şeyi herkese anlatma huyumuzdan bahsediyorum. Araya giren kişilerin duygusal çıkışları, yanlış anlamaları, taraflı yorumları ve sarsıcı tanımlamaları da işin içine girince her şey karma karışık oluyor. 
Sonra? Sonra; kurtarın kurtarabilirseniz o evliliği!
Son yıllarda evliliklerin zarar görmesinin birçok sebebi var şüphesiz. Ama bunların hiçbirisi sizlere hatırlatmak istediğim bu unsur kadar önemli değil gibi geliyor bana.
Evlilikte mahremiyet
Bugünkü uyarmak istediğim konu evliliğin “mahremiyet” ilkesi üzerine bina edilmesiyle ilgili sevgili okurlar! 
Mahrem kelimesi, “başkalarına söylenmeyen, gizli” anlamına geldiği gibi “sırdaş” anlamıyla da dikkatimi çekmiştir her zaman. Belki de bu nedenle olsa gerek evlilik ilişkisini genelden özele, toplumsaldan bireysele indirgeyen en önemli durum mahremiyet kavramında “gizli”dir. Bazı şeylerin gizli kalmasına vurgu yaparcasına. Çünkü her şey açığa çıktıkça ilişkilerin de cılkı çıkmaya başladı dercesine! 
Öncelikle hemen hatırlatayım; bir şeyin mahrem olması için çıplaklık veya cinsellik içermesi gerekmez! İki kişi arasında olan biten her şey ikiliye aittir ve mahremdir. Anlaşmaları, anlaşamamaları, aralarındaki özel paylaşımları, gelecek için aynı yöne bakabilerek kurdukları planları, birbirleriyle tatlı cilveleşmelerle geliştirdikleri özel anlaşma dilleri, zamanın getirdiği sıkıntı ve streslerden dolayı yaşadıkları gerginlikler, birbirlerine kırılmış olma halleri,…vs. gibi pek çok konu evlilik ilişkisinin mahremini temsil edebilir.
Evliyseniz, çift olmanız gerekiyor. Eşinizle birlikte, hayat yolculuğunda senkronize adımlar atabilmeniz; bir gözün gördüğünü diğer gözden başkasının görmemesi; söylenen bir cümleyi iki kulaktan fazlasının duymaması; dört duvarın mahremiyeti korumasına müsaade edilmesi gerekiyor.
Evleri “yuva” yapın
Aksi halde? 
İlişkiler bozuluyor. Evler, taştan betondan yapılar olarak kalıyor ama bir türlü “yuva” olamıyor. Eşler, en emniyetli olmaları gereken yerde, yani kendi evlilik ilişkilerinde kendilerini güvende hissedemiyor. Endişe ve kuşkuların kol gezdiği ilişkilerde, kendini savunma mekanizması olarak, saldırgan davranışlar işin içine karışıyor. Her saldırgan davranış, doğası gereği, karşı tarafta tamiri güç yaralar oluşturuyor. Zarar gören eş, içgüdüsel koruma sistemleriyle karşı atak geliştiriyor. Derken hepimizin duymaya başladığı “şiddetli geçimsizlik” üst başlığıyla noktalanan evlilikler.
Dur demek sizin elinizde! Hatta sizin dilinizde! Dilinizde olmaması gerekenlerde! Her yerde kolaylıkla söylenebilecekken, mahremiyet ilkesi gereği konuşulmayan/ona buna aktarılmayan detaylarda.
Niye böyle biliyor musunuz? 
Siz anlattıklarınızı unutuyorsunuz bir gün. Çünkü evlilik bu, insanlar sıkıntı yaşarlar; ama öyle bir tatlı süreç gelişir ki eşler unutur giderler yaşadıklarını. 
Peki ya anlattığınız kişiler unutur mu sizce? 
Bildiniz! 
Tabii ki unutmazlar. Her yeni sıkıntınızda, sanki siz hiç hatırlamıyormuşsunuz gibi geçmiş olumsuz tecrübelerinizi aktarmaya başlarlar size. Derken kendi içinde toparlanabilecek kolay bir sorun, geçmişten gelenlerle yapıştırılıp uzatıldığı için bir türlü çözümlenemez. Çözümlenemez, yine çözümlenemez. Ve evliliğin yükü ağırlaşır.
Ağırlaştırmayalım,  kolaylaştıralım derim ben. 
Siz ne dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder