24 Kasım 2015 Salı

Kaygılı anne ile pısırık evlat ikilisi

Bana kaygılı bir anne söyleyin, size onun çocuğunun ruh halinin pısırık olduğunu söyleyeyim.
Abarttığımı mı düşünüyorsunuz?
Peki, yumuşatayım. Çok kaygılı bir anne olursanız, çocuğunuza kendi kaygılarınızı yükleyeceğiniz için, yüksek ihtimalle özgüveni olmayan, endişeli, kaygılı bir çocuğunuz olacaktır.
Anne olmanın dayanılmaz mutluluğuyla, anneliğin getirdiği çocuğa bir şey olacağı kaygısı arasında sıkışıp kalıyorsunuz değil mi?
Aynı anda çok mutlu olmakla, aynı anda korkulu anlar yaşamak sıkışmışlığıdır sanki annelik.
Geçmişin çocuk yetiştirme usulleri vardı. Türk filmlerinden bile hatırlarsınız. Kadınlar çok sayıda çocuk dünyaya getirir, neredeyse bu çocukları sokakta büyütür, eline ekmek başına tokmak misali davranış biçimleriyle yetiştirirdi.
Günümüzde tokmaklı annelerden, eli belinde annelere geçiş yaptık. Önemli bir farkla tabii, şimdiki anneler evlatlarını korumak için elini beline atıyor. Etraftaki herkesi azarlıyor, çocuğunu korumak için elinden geleni yapıyor.
Bunun gibi olmayan farklı anneler de var. Naif anneler. Çocuklarının üzerine titreyen, bir dediğini iki etmeyen, akşam eve kocası geldiğinde, çocuğunu kendi öz babasının çatık kaşlarından bile korumaya çalışan anneler! Bu annelerin aşırı koruyucu, endişeli anneleri olarak tanımlıyorum genelde.
Aşırı koruyucu anne
yeni moda -aşırı koruyucu- anne tavrının önemli bir olumsuz etkisi var sevgili okuyucular! Yaşadığım bazı olayların da etkisiyle bu konuda bilgi vereyim istedim bugün.
Çekirdek ailenin mikro kapsül aileye dönmesiyle birlikte, babalar para kazanıyor, anneler evde çocuk büyütüyor. Veya bazı evlerde anneler de çalışıyor, çocuklara aile büyükleri veya bakıcılar göz kulak oluyor. Ama herkeste ortalama aynı büyütme tavrı var: Aşırı koruyucu ebeveyn tarzı.
Bir çocuğun kendisini geliştirebilmesi, problem çözme yeteneklerini artırabilmesi için zaman zaman baş edebileceği sorunlarla karşı karşıya kalması gerekiyor. Hatta baş edemediği durumlarda, bir üst düşünce sistemine geçip, daha kalıcı tedbirler almayı öğrenmesi gerekiyor. Minik kuşların, kara gözlerin kendi başının çaresine bakmasının kaçınılmaz yolu bu maalesef.
Düşüp dizini acıttığı zaman, kaygan zeminde koşmaması gerektiğini öğrenir.
Arkadaşları tarafından dışlandığında, hangi nedenle dışlandığını anlamaya çalışarak, davranışlarını sosyal kabullere göre değiştirmeye çalışır. Tüm bunları yaparken de problem çözme yeteneklerini harekete geçirir. Çözüm odaklı olmayı öğrenir.
Geçen gün parkta yeğenlerimi oynatırken dikkatimi çekti. Grupta sürekli mızmızlık yapan ve diğer çocukları rahatsız eden kız çocuğunu diğer çocuklar oyuna almak istemediler. Anne pencereden bağırıp kızınca, ses çıkaramadan çocuğu yeniden oyuna aldılar. Oysa doğru olan, çocuğun kendi olumsuz tavırlarının neticesi olarak oyundan dışlandığını anlaması, ardından oyun bozuculuk yapmamaya söz vererek, oyuna geri dönmesiydi.


Çocuklara yapması gerekeni söylemeyin
Çocuğumuzun sosyal yaşam becerileri geliştirmesine yardım etmek için onlara yol gösteririz; fakat onların yerine kararlar vererek, sürekli ne yapmaları gerektiğini söylemeyiz!
Niye mi?
Aksi halde hayatla başa çıkma mekanizmalarının gelişmesine engel oluruz. Dolayısıyla kendi aklıyla düşünemeyen; nerede ne yapması gerektiğini bilmeyen; en küçük sorunda mızmızlanıp ağlamaya başlayan; annesi yanında olmadan adım atmaya korkan; büyükleri ön ayak olmadan ortamlara bir türlü katılamayan; tüm bunları yapamamanın etkisiyle özgüven sorunu yaşayan; içine kapanık pısırık bir çocuk olmasına yardım etmiş oluruz.
Bir anne için en korkunç durum, özenle eğitim vermeye çalıştığı yavrusunun, korkak, ürkek, pısırık olması olsa gerek değil mi? Elinde ekmek başında tokmak büyüyenlere bakıyorsunuz, maşallah canavar gibi(!); sizin özenle yetiştirdiklerinize bakıyorsunuz, içine kapalı.
Sorunu doğru tespit ederseniz, çözümü kolaylıkla devreye sokabilirsiniz. Evlatlarınızı çok sevdiğinizi biliyoruz. Kendi çocuğunu sevmeyen, onu korumak istemeyen annenin ruh hastası olması gerekir zaten. Ancak gereksiz korumaların, gereksiz müdahalelerin bu çocukları korkak, endişeli, mızmız yaptığını unutmayın.
Hayatın içinde olmalarına, biraz canlarının yanmasına, biraz zorluk çekmelerine tahammül edin. Bu tip durumlara tahammül edebilin ki ilerde girişken olmayan, bir baltanın ucuna sap olamayacak kadar sıkıntılı yetişkinler olmalarına tahammül etmek zorunda kalmayın.
Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder