24 Kasım 2015 Salı

Ailedeki iletişimsizliğin ilginç sonucu

EV kazaları dediğimiz talihsizliklerin ve ardından gelen ciddi yaralanmaların çocuğunun dikkatsizlik sonucu ortaya çıktığını biliyoruz. Dikkatsizliğe yeni bir alt alan daha eklendi bence: İletişimsizlik!
Çok ilginç bir tespitim var anlayacağınız.
Aile içi iletişimin kopması demek sizce nedir? Önce ben size ne anladığınızı sorayım.
Aile içi iletişim, aile bireylerinin birbirleriyle uyum içinde yaşaması, birbirleriyle sorun ve sıkıntılarını konuşabilmeleri, birlikte ortak karar alabilmeleridir.
-Güzel... Başka?
-Başka ne olsun ki? Bu kadar yetmez mi?
-Yetmez...! Ev kazalarıyla bağlantılı bir yanı olması gerekiyor.
-Off Mehtap Hanım, kafam karıştı iyice...
-Bakın, sayayım size bazı şeyleri bir bir...
Bilgisayar başında saatlerce oturmak, sözüm ona doludizgin yaşıyormuş gibi yaparken yalnızlaşmak;
...internet ortamında dünyanın öbür ucundaki insanlarla konuşmak, ama kendi iç sesimizi duyamayacak kadar kendimizden uzaklaşmak;
...teknolojik oyunlarla beynimizin damarlarını daraltmak;
...kendi içimize çekilmek;
...uzak diyarlara alıp başımızı gitmek ama aynı yastığa baş koyduğumuz insandan diyarlarca mesafe yabancılaşmak;
...sevdiğimiz insanın neyden incinebileceğini göremeyecek kadar körleşirken, başka evrenlerin gelişim süreçlerini takip edebilmek için iyi gözlemci olmak...vb türden acaip iletişim çelişkileri yaşayıp duruyoruz.
-Hımm...
-Bunların arasında farkında olmadan ev içinde birbirimizle konuşmayı unuttuk! Örneğin, bir sonraki duşa kadar temizlenmiş olsun diye, temizleyici ürünler döküyoruz küvete. Ortalama bir saat beklemesi lazım, içerde işimizi bitirelim o arada diye dalıp gitmişken “küütttt” diye bir ses duyuyoruz ve “Eyvahhh... annem küvete girdi ve ayağı kaydı deterjanlardan...!” aydınlanması(!) beliriyor zihnimizde. Kol bacak kırılmaları, hafif yaralanmalardan sonra pişmanlık yaşıyoruz “Tühhhh keşke temizleyicileri döktüğümü söyleseydim. Hiç aklıma gelmedi.”
Niye aklımıza gelmiyor biliyor musunuz? Çünkü teknik olarak aile içi hoş sohbet veya birbirimizle günlük konuşma ve anlaşma potansiyelimizi kaybediyoruz maalesef!
-Anlıyorum... gerçekten çok ilginç... ve çok doğru...
-Veya bunun tersi durumlar.
-Nasıl yani?
-Şöyle... evde bebek var. Ortalama bir yaşında. Eline küçük ürünler geçmemesi lazım. Ya yutar boğazına takılır, ya burnuna ya kulağını sokar. Acil servislere koşturmak zorunda kalırız. Evde birisi farkında olmadan oyun olsun diye o tarz ürün verir bebeğin eline, diğeri uyarır: “Ayy aman dikkat edelim, bunları yutabilir, kaza gelmesin başımıza!”
Ne olur tahmin edin hadi? Öbür taraf bozulur ve kavga gürültü başlar. “Vayy sen bana ne demek istiyorsun? Ben ne yapacağımı bilmiyor muyum?”
Alınganlık ve bozuk çalma
Bu da bir iletişim çatışması ve onun sonucunda yakalandığımız ev kazaları hazırlayıcısı. Çünkü alınganlık ve bozuk çalma bir iletişim sorunudur. Ve benzer durumlar evde çok yaşanmaya başlayınca birimiz diğerini uyarmaya çekiniyoruz. Başlıyor kavga diye. Derken... suskunluklar olası kazaların vuku bulmasına davetiye çıkarıyor. Oysa ailede sağlıklı bir iletişim olsa ve tatlı uyarılar alınganlık/tartışma meselesi haline gelmese ev kazaları azalır.
-Doğru... Anne odadan dışarı çıkarken “Babası dikkat et olur mu? Balkon kapısı açık!” diyebilse çocuk beşinci kattan aşağı düşmeyecek! Veya “kendi aklı yok mu niye her şeyi ben hatırlatmak zorunda oluyorum” diye bazı şeylerde kendisini geri çekmese olası bir kaza engellenecek... hımmm...
-Aynen öyle! Çok karşılaşıyorum son zamanlarda... Panik atak, depresyon, kaygı bozuklukları gibi durumların ardında bu iletişimsizlik sonucu ortaya çıkmış ev tipi kazalar var.
Hayali örnek olsun: “Bizim adam sandalyeden düşünce beyin kanaması geçirdi. Yoğun bakımda kaldı bir hafta. Şimdi iyi ama ben o korkuyu üzerimden atamadım.” diyen danışanıma, bu düşme olayının nasıl gerçekleştiğini soruyorum “O gün temizlik yapmıştım, sandalyenin üstünü takmamıştım, ne biliyim bizim adamla da öyle bir konuşmuşluğumuz yok ki evde! Dememişim burası takılı değil diye. O da hiç oturmaz oturmaz, gitmiş oraya oturmuş işte! Kaza bu, geliyorum demez ki!”


Kaza geliyorum diye bağırır
Aslına bakarsanız kaza çoğu kez geliyorum diye bağırarak geliyor, eğer iletişim kurmaktan vazgeçersek veya iletişimsizliği yeni bir yaşam prensibi haline getirirsek!
Küçük ev kazalarıyla daha az karşılaşanlar, farkında olmadan iletişim kanallarını güzel kullanarak, birbirine sağlıklı mesaj veren insanlardır. Tatlı bir uyum içinde birbirleri için uyarıcıdırlar. Birinin görmediğini diğeri görür ve toparlar. Bunu yapınca diğerinin başına kakmaz. Birbirlerinin eksiğini giderirler. Herhangi bir şey yaptıklarında diğerlerini bilgilendirirler. Ocağa su koyduysa “Ya ocağa çay için su koymuştum da, unutmayalım olur mu?” diyebilir. O unutsa, evdeki diğer kişiler unutmaz. Böylece çaydanlık yanmaz.
Günümüzde bir çok kişiye bu tip konuşmalar lüzumsuz geliyor ki bu tam bir saçmalık! Sanki evde her yapılan söylenecekmiş gibi bir anlam çıkarmayın tabii ki ama; kazaya sebebiyet verebilecek durumlar konusunda birbirimizi bilgilendirmek zorundayız. Onu konuşma bunu konuşma ne konuşacaksınız zaten Allah aşkına! Suskun ve aynı evin içinde sessizliği paylaşan insanlar olmaya başladık. Ve bence ev kazaları artmaya başladı.
-Hemen şu anda beynime format atıyorum ve kendimi yeniliyorum. Çok haklısınız. Çevremdeki ev kazalarının çoğu irtibatsızlık ve iletişimsizlik!
-Alışverişlerde çocuk kayıplarının bile nedeni genel iletişimsizlik! Anne, çocuk babada zannediyor; baba, çocuk annede zannediyor. Bir araya geldiklerinde bakıyorlar ki çocuk ortada yok! Sonra çıldır dur ne işe yarar! Oysa birbirinize net ve anlaşılır şekilde çocuk teslim etmelisiniz. “Yürü babaya git” diye uzaklaşan babanın ardından çocuk gönderilmez! Babanın yanına kadar gider, çocuğu teslim eder “Bak sana veriyorum, sakın elini bırakma, ben yan mağazadayım, çocuk seninle babası...” dersiniz.
İletişim budur!
Uzatmayayım değil mi? Mesaj anlaşılmıştır...
Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder