24 Kasım 2015 Salı

Özgüven takıntısı sizi özgüvensiz yapmasın!

Son dönemlerin sıkıntı oluşturan takıntılarından birisi olmaya başladı özgüven. Farkında mısınız bilmiyorum ama özgüvenli olacağım diye özgüveni takıntı haline getirmeye başlayan kişilerde ciddi bir özgüven kaybı yaşanmaya başlandı.
Özgüveni öyle bir noktaya yerleştiriyor ki insanlar, sonra bir türlü ulaşamıyor. Kendisiyle veya yapabilecekleriyle ilgili beklentilerini öyle bir yükseltiyor ki ulaş ulaşabilirsen!
Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelir. Kendisini olabildiğince gerçekçi bakış açısıyla görmeye çalışan, “kendisi kadar” olduğunu kabul eden ve yapabileceğinin fazlasını beklemeyen yapıdır.
Özgüvenin karşısında duran kelime tahmin edeceğiniz gibi güvensizlik veya özgüven eksikliği diye tabir edilen durumdur.
Özgüven sahibi kişi kendisine güvenirken, özgüven eksikliği olan kişi kendisine güvenmez. Kendisinden şüphe duyar, pasif davrandığını düşünür, çevresindeki kişilerin sürekli kendisini eleştirdiğini düşünür, mahcup ve utangaçtır. Duygusal olarak zayıftır. Aslında sahip olduğu kapasitenin farkında değildir. Hatta çevresindeki herkes onun başarılı olduğu yanlarını dile getirdiğinde kendisiyle dalga geçildiğini, daha olumlu şartlarda ise gönlünü almak için insanların onu abarttığını düşünür durur.
Son yıllarda psikolojik destek çalışmalarında dikkatimi çekmeye başladı. Özgüven sahibi olmayı takıntı haline getiren kişiler özgüven kazanmanın aksine, iyice içe kapalı ve çekingen olup çıkıyor. Özgüven sorunuyla merkezimize öyle çok kişi başvuruyor ki...
Özgüven, kendini eleştirmeden sevebilmek, duygusal sorunlarına karşı anlayışlı tavır koyabilmek, hatalarının olabileceğini kabul etmek ve kendisini geliştirecek yeniliklere açık olmak şeklinde tarif edilebilir. Eleştiriye açık olmak, bağımsız karar alabilmek de önemli tabi.
Genel anlamda umutsuzluk duygusunu çok yaşayan kişilerin özgüven sorunu yaşadığını düşünüyorum. Büyüdüğünüz ortamın anlayışlı olmaması, mükemmeliyetçi anne/baba, gereksiz beklentiler, aşırı eleştiri özgüven sorunu oluşturur. Hatta bazen aşırı koruyucu aile de özgüven sorunlu insanlar yetiştirir. İki uçlu bir süreç düşünün, çok korununca da çekingen oluyor kişi, aşırı baskıya maruz kalınca da. Dengenin hâkim olduğu, ılıman iklimli ailelerin çocukları güvenli kişiler olarak hayata karışıyor. Siz büyürken şartlar doğru oluşmamış olabilir; ancak herkes kendi şansını kendisi oluşturabilir ve sağlam yapı geliştirmek için çabalayabilir. Bu çabayı abartmak, yaptığı halde hiçbir işe yaramamış gibi duygulara kapılmak iyi değil sevgili okurlar.
Not: 29 Nisan Çarşamba günü saat: 19.00’da Ümraniye Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde “Kalpler Nasıl Huzur Bulur?” konulu seminer vereceğim. Müsait olan herkesi beklerim. Tanışır sohbet ederiz... 
Kendinizi ve yeteneklerinizi acımasız şekilde eleştirmeyin
Birilerine uysun veya uymasın, biricik ve özel olduğunuzu kabul edin. Her yaptığınız davranışın birileri tarafından beğenilmesi gerektiği düşüncesinden kurtulun. Mümkünse bu düşünceyi bir poşete koyun ve uzay boşluğuna fırlatın gitsin! İşinize yaramayan, sizi üzen, geriye götüren ve değersizlik duyguları oluşturan bu tür düşüncelerin sizi esir almasına izin vermeyin.
Özgüven sahibi olmak aslında zor değil. Kendinize karşı biraz insaflı olmanız yeterli. Gerisi kendiliğinden gelişir merak etmeyin. Atacağınız adımların sonuçlarını hep olumsuz olacakmış gibi hesaplamayın. Olası iyi halleri aklınıza getirmeye çalışın. Kimsenin sizden üstün olmadığını unutmayın. Gerçekçi olmayan değerlendirmelerinizle kendi kalbinizi kendi beyninizle kırmayın.
Dışarıdan bakıldığında gayet kendinden emin görünen insanların, iç dünyalarında kendine güvenmeyen/korkak hissetmesi ilginç değil mi? Herkes başkalarının özgüven sahibi olduğunu düşünüyor. Lütfen kendiniz hakkında olumlu düşünerek işe başlayın.
Gerçekçi olmayan beklentilerinizin altında ezilip durmayın. Herkesin her yaptığını yapmak zorunda olmadığınızı unutmayın.
Sürekli eleştirip durduğunuz yanlarınıza değil, sizi mutlu eden yanlarınızı düşünmeye gayret edin.
Yaptığınız başarılı işleri şansa bağlamayın!
O şansı bile sizin oluşturduğunuzu unutmayın.
Düşüncelerinizi sürekli birilerine beğendirmeye çalışmayın. Düşünce sizin ve size ait! Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez. Her düşünce herkes tarafından beğenilecek diye bir kaide yok ki dünyada.
Reddedilme ve sevilmeme kaygınızı yenmeye çalışın. Seven sever zaten merak etmeyin, sevmeyecek olan kişi ağzınızla kuş tutsanız beğenmez nasılsa. Bu bilinci geliştirmeye gayret edin. Rahmet Peygamberi bile eleştiriliyorsa bu hayatta Ayşe’yi Ali’yi kim niye eleştirmesin!
Zamanla toparlanacağınıza dair inancınızı yitirmeyin. Herkesin her yaptığını yapmak zorunda olmadığınızı kendinize söyleyin.
Bazen, elimizde kalan tek seçenek aslında en kötü olanıdır! Yine de devam etme cesareti lazım!.. Hepimize biraz cesaret lazım...
Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder