24 Kasım 2015 Salı

Aman dikkat..! Okullar açılıyor!

SEANSLARDA gördüklerimi, günlük çalışma hayatımda karşılaştığım olaylardan aklıma gelen konuları sizlere anlatmaya çalışıyorum. Biraz garip, biraz trajik, biraz ilginç; ama son dönemlerde inanılmaz düzeyde okuldan nefret etme duygusuyla karşılaşıyorum. Çocuklara bir haller oldu! Okulunu/öğretmenini sevmeyen, okuluna gitmek istemeyen, annesinden ayrılmak istemeyen, evdeki oyunu bırakmak istemeyen çocukların sayısında artış oldu.
İçinde bulunduğumuz hafta itibariyle okullar açıldı. Bazı özel okullar ilkokul birinci sınıfa başlayacak çocukları okula aldılar. Kurban bayramına kadar bu çocukları okula alıştırmak için eğitim dönemlerine start verdiler. Anlayacağınız kimi çocuklar sevinçten çığlık atıyor kimileri ise ağlamaya başladı bile.
“Ben okula gitmek istemiyorum anneciğim… Senden ayrılmak istemiyorum…”
“Okula gitmeyeceğim ben… Korkuyorum okuldan…” vb. gibi
Bazı çocuklar okulla ilgili kaygı ve anksiyetelerini sözel olarak ifade edebiliyor. Bu çocuklar, genellikle iç görüsü yerinde, kendisini ve duygularını diğerlerine oranla daha iyi tanıyanlar grubuna giriyor.
Bir de duygularını yeterince tanımayan çocuklarımız var. Onların durumu diğerlerinden daha farklı. Çünkü kelimelere, cümlelere aktarılmayan; ama davranışa yansıyan biçimlerde (yani fobik düzeyde) okul korkularını dile getiriyorlar.
Anadolu’da bir tabir vardır: “Bir işe nasıl başlarsan öyle gider:” diye. İşte çocuklarımız için de okula başlanılan ilk hafta son derece önemlidir. Çünkü eğer okulu severlerse, uzun yıllar boyunca ders çalışmaktan hoşlanan, okulunu ve sorumluluklarını seven çocuk olurlar. İlk intibaları olumlu gelişmezse, bilinçdışı süreçlerine kazınan olumsuz tablo, tüm okul hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. Oflaya poflaya okula gitmeler, ertesi gün gitmemek için üretilen bahaneler, fazla ödev verildiği gerekçesiyle okuldan nefret etmeler. Derken sizin hayaller de suya düşüyor tabii ki. Benim çocuğum okula severek gidip gelsin, derslerini mutlu mutlu yapsın, arkadaşlarıyla iyi geçinsin, öğretmeninin verdiği sorumlulukları ben hatırlatmadan yerine getirsin, hayalleri...!
Okul fobisi
Çocukların okula gitmekten korktukları bir tür “Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu”dur. Okula gitmek istemeyen, okula gitmeyi reddeden çocuklar anlamına da gelir. Ya okula gitmek istemezler ya da anne/babanın kızmasından endişelenerek, okula katlanmaya çalışırlar.
Genellikle okula başlanan ilk yıllarda, yani birinci sınıfta görülmesi daha yaygındır. Ancak ailesel yaşam biçimi veya ruhsal başka faktörlerin etkisiyle, ileriki yıllarda ortaya çıkması da mümkün.
Çocukların okul fobisini yaşama şekilleri birbirinden farklı sevgili anne ve babalar… ilk aklıma gelenleri şöyle sıralayabilirim:
Aniden okula gitmek istemez,
Okula gitmesi için zorlandığında kaygı ve panik yaşayabilir,
Tam okul saati gelip, evden çıkacağı sırada aniden midesi bulanır, başı ağrır, kusar, ateşlenir, ağlama nöbeti geçirir, okula gitmemek için direnir, Yarı yoldan dönüp, “Yolda hastalandım” gibi bir bahane uydurarak, eve geri döner, o
Okul saati yaklaşmaya başladığında neşesi kaçar, anneyle kapışır, azarlanma ve kızmalara rağmen evden çıkmak istemez,
Geceleri uykuya dalmakta güçlük çeker, İştahı kesilir, anne/baba, çocuğu okula götürdüğü zaman, ayrılık anı dramatik bir tabloya döner, Anneye yapışır, sürekli anneyi kontrol etme davranışı geliştirir… Daha ileriki aşamalarda depresif tablolar izletmeye başlar.
Yukarıda anlattığım semptomlar, genellikle anaokuluna yeni başlayan veya ilkokul birinci sınıfa yeni başlayan çocuklarda daha sıklıkla görülür. Tüm bu semptomlar “Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu” diye adlandırılan durumla ilgilidir. Ayrılma anksiyetesinde çocuklar, evden ayrıldıklarında, annelerinin başına bir şey geleceğinden endişelenirler. Ve annelerinin yanından ayrılmayı kesinlikle istemezler. Anneye aşırı bağımlı çocuklardır. Ya anneme bir şey olacak ya da beni bırakıp gidecek korkusunu yaşarlar.


Aile nevrozu
Genelde çevrenizde de görürsünüz, çocuğunu aşırı koruyan, aşırı biçimde her istediğini yapan anneler vardır. İşte bu aşırı koruyucu annelerin çocukları daha fazlaca okul fobisi yaşıyor. Annesinin koruyucu ortamından bir an olsun uzak kalmaya bile tahammül edemiyorlar.
Aslında dürüst davranmak gerekirse sevgili anne/babalar, çocuğunda okul fobisi olan ailelerde, ciddi bir “aile nevrozu” olduğunu söylemek gerekir. Çünkü genelde bağımlı ve aşırı koruyucu anne/babanın oluşturduğu bir yapıdır okul fobisi. Anne/babanın nevrozu, bir anlamda çocuğun nevrozu halini alır. Tam da bu nedenle –kişisel tecrübelerime dayanarak söylüyorum- okul fobisi tedavi edilirken, sadece çocukla değil de, aile terapisi tekniği ile çalıştığımızda, daha kısa sürede iyileşme gözlemliyoruz.
Asıl merak ettiğiniz soru… Peki ne yapacağız bu durumda? Öncelikle kesinlikle çocuğunuzu, okula gitmek istemediği için suçlamamaya özen göstermelisiniz. Ayrılma anksiyetesi yaşadığı için, kızıp azarlamanız, incitici sözler söylemeniz, çocuğu patolojik bir biçimde size yapıştırmaktan öteye geçmez. Bu kez daha da öfkelenebilirsiniz.
Bu konu biraz uzun. Size neler yapmanız gerektiğini yazmaya devam etmek istiyorum. Bir sonraki yazıda konuya devam edeyim ne dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder