24 Kasım 2015 Salı

Çocuk sahibi olan aileler neler yapmalı (2)

Çocuk sahibi olan aileler neler yapmalı diye başlamıştım bir önceki yazımda. Şimdi yazının devamını paylaşayım sizlerle.

Dikkat ederseniz çocuk yetiştirmeyle ilgili önerilerin tamamı, anne/babanın kendisini yetiştirmesine dayanıyor.

Falanca şirkette üst düzey yetkili olabilirsiniz, ama çocuğunuzun gelişim süreçleri hakkında en ufak bir fikriniz yoksa trilyonlar kazanan başarılı bir iş adamısınızdır. Buna karşılık başarısız bir baba!

Herkes sizi çok seviyordur. Herkesin derdini dinleyen, etrafına iyilikler saçan bir kadınsınızdır. Ama çocuğunuzun davranışlarını duyamıyorsanız başarısız bir anne!

Demek ki anne/babalar önce kendilerini yetiştirecek. Kendi başlarına bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlarsa İstanbul’da oturanlar için en azından şimdilik gidip evlerine ben yardımcı olurum. Yeter ki iyi bir aile olmayı hedeflesinler. Bu uygulamayı şehir dışından isteyenler oluyor. Hatta birkaç aile olan farklı şehirlere bile gitmeyi düşünüyorum artık. Uzun yol gitmişken birkaç aileye yardım edip dönmek lazım.


Peki, hangi davranışları neden değiştirmeli?

Çocuklar o çok bildiğimiz durumla büyürler, yani deneme ve taklit. Psikolojik ifadesiyle, en fazla hangi durumu deneyimliyorsa o davranışını geliştirir. Bizler çocuk yetiştirirken onlara sürekli önerilerde bulunuyoruz ama ağzımızdan çıkanla yaptığımız aynı değil ki!

Örneğin çocuğumuza, “Bak yavrum, evde olan her şey herkese söylenmez tamam mı?” diyoruz. Biraz sonra birisiyle telefonla konuşurken, “Aman sorma sabahtan beri koşturuyorum. Altına yapmış yine benim oğlan. Onun nevresimlerini yıkadım astım”dan başlayıp evde olan biten her şeyi karşı tarafa aktarıyoruz. Hatta çocuğumuzun alt ıslatmış olan en mahrem yanını bile. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu çok harika bir ifade. Tipik biz.

O nedenle önce aile içi mahremiyete önem vermeli anne/babalar. Yalan söylememeliler ayrıca. Bir komşunun arkasından konuşup, onunla yüz yüze gelince canım cicim muamelesi yapmak hiç doğru değil. Çocuklarımızın kafası karışıyor çünkü.

Her zaman şunu düşünüyorum. Akıllı ve aklı başında kişiler için çocuk yetiştirmek harika bir süreçtir. Çünkü aslında çocuğu biz yetiştiriyormuşuz gibi yaşarız ama aslında çocuk bizi terbiye eder! Şöyle ki: Çocuğuma iyi örnek olmak için güzel davranışlar yaparım. Evde güzel hitaplarla konuşurum. Kızdığım kişilerin arkasından ortalık yerde atıp tutmam. Çocuklar tarafından dikkatle izlendiğimi ve taklit edileceğimi bilirim. Üzüldüğüm durumları bile abartmam, çocuğum sürekli üzgün/mutsuz bir anne görüp depresif özellikler geliştirmesin diye! Bir sorun olduğunda, “Hay Allah… Neyse dur şöyle yapayım hemen düzelir” diye olumlu bir hava estirerek çözümlerim. Böylece çocuk sorun odaklı değil çözüm odaklı büyür. Örnekleri artırmak mümkün. Özetle ben çocuğuma iyi örnek olmak için dikkat ederken, bir anda dünyanın en tatlı, en kibar, en cici, en çözüm odaklı neşeli insanı olur çıkarım. Kim kimi terbiye etti? Ben evladım için uğraşırken, benim davranışlarım kaliteli hale gelmeye başladı değil mi?

Davranış değişikliğine giderken nasıl yol izlemeli biliyor musunuz?

Öncelikle yaşları ve yaşlarının gelişim özellikleri çok iyi bilinmeli. Çünkü her yaşın kendisine özgü gelişim seyri var. Örneğin 3 yaş için çok normal olan bir davranış, 5 yaş döneminde yaşanıyorsa bir soruna işaret ediyor olabilir. Bu nedenle hangi davranışı normal, hangi davranışı bir sorunun varlığına işaret ediyor o durumu iyi ayırmak lazım. Bu konuda yine bizlerden yardım alabilirler tabii ki. Aile bize başvuruyor, sorununu söylüyor. Ben evde izlediğimde bakıyorum ki o davranış çok doğal. O yaştaki her çocuk yapıyor zaten. Endişelenmeye gerek olmadığını söylüyorum anne rahatlıyor.

Evde mutlu/huzurlu hava olması çok önemli. her neyi değiştirecek olursak olalım, mutlaka mutlu ve huzurlu bir aile ortamı oluşturmaya gayret etmeliyiz. Nasihat ederken kısa ve öz konuşmalıyız. Ama oradan buradan havadan sudan sohbetler yapmayı ihmal etmemeliyiz. Çocuklar anne/babayla sohbete bayılır aslında. Ama anne/baba sohbet etmez. Acil bir durum varsa o durumla alakalı en önemli cümleleri peş peşe sıralar. Sonra yeni bir soruna kadar aralarında keyif/eğlence namına hiçbir şey yaşanmaz. O nedenle aileler öncelikle çocukla konuşma kültürü geliştirmeli.

Çok azarlayıp bağırmamalı. Aksi halde laf arsızı olup çıkıyor çocuklar maalesef. Tatlı ama yaptırımcı ses tonu kullanmalı. Bunu da öğretiyoruz. İlginçtir ama pek çok insan bu lisanı nasıl kullanacağını bilmiyor çünkü.

Her şeyi birden öğretmeye çalışmamalı. Önem ve uygulamadaki kolaylık sırası tespit edilmeli ve adım adım düzenleme yapılmalı. Tipik hatamız bir sabah uyandığımızda hop her şey değişmiş olsun istiyoruz. Oysa hiç kimse her şeyi bir anda düzeltemez! Ne yaparız peki? En acil olandan başlarız! Yeterli mi? Hayır! Acilden başlayalım ama çocuğumuzun en kolay uygulayabileceği acillerden başlayalım. Böylece sadece o konuda kendisine dikkat eder. Uzun süre bu durumu deneyimler. Ve davranış onda normalleşir. Ardından yeni bir değişiklik daha eklersiniz. Bunun için sabırlı olmak gerekiyor elbet. Gerçi anlattıklarım uzun zaman alacakmış gibi görünse de en fazla bir yıl içinde çocuğunuzda çok hoş davranış değişiklikleri görürsünüz. Ama acele edip her şey bir anda olsun isterseniz, 10 yıl bile geçse zerre ilerleme yakalayamazsınız. Matematik hesabını iyi yaparsak işler yoluna giriyor anlayacağınız.

Bunlar çocuklarda davranış değiştirmek için yöntemlerdi. Esas konu anne/babalar kendi davranışlarını değiştirmek için ne yapacaklar?


Bir çocuğu dünyaya getirmek bizim marifetimizle gerçekleşmiş bir süreç değil

Öncelikle çocuklarının iyi birer insan olmasını istiyorlarsa kusura bakmasınlar ama fedakârlık yapmak zorundalar. Örneğin kendi elinde sigarası olan bir annenin, kızına, “İçme yavrum bu pis şeyi. Bak ben başladım bırakamıyorum, ben ettim sen etme” demesi işe yarar mı sanıyorsunuz? Kaldı ki ters örnekler de var elbet. Annesi çok sigara içiyor diye nefret edip eline bile almayan kişiler de var mutlaka. Ama sayıları az.

Zararlı alışkanlıklar konusunda birçok araştırma yapılmıştır. Birçoğu gösteriyor ki, zararlı alışkanlıkları kullanan çocukların anne/babalarında da bu alışkanlıklar var. Genetik olarak geçiyor çünkü bazı maddeler. Böylece sizden sonraki nesil de durumdan etkileniyor.

Anne/baba olacaksak, anne/baba olmalıyız diye düşünüyorum! Çünkü bir çocuğu dünyaya getirmek bizim marifetimizle gerçekleşmiş bir süreç değil. Onu topluma güzel davranışlarıyla, onuruyla, faydalı bir insan olarak kazandırabilmek bizim maharetimiz.



Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder