25 Kasım 2015 Çarşamba

Günümüz gençliğinin başa çıkmakta zorlandığı sorunlar

ARA ara sizlerden gelen soruları gündeme alıyorum biliyorsunuz. Birkaç seferdir benzer içerikli sorular gelince bir derleme yapayım dedim.
Soru ortalama şu şekilde;
Günümüz gençliğine yardımcı olmak, onları desteklemek istiyoruz. Fakat onların sorunlarının bir kısmını bilsek de bir kısmını bilmiyoruz. Acaba sizin uzman olarak dikkatinizi çeken sorunları neler? Hangi durumları sorun olarak görmeli, o konuları ciddiye olarak üzerinde durmalıyız?
Ne kadar bilinçli bir yaklaşım değil mi? Bazen göğsümü kabartıyorsunuz doğrusu.
Siz sorarsınız da ben söylemez miyim?
Bana genellikle sorun olarak gelen durumları sıralayayım dilerseniz;
Aslına  bakarsanız bu sorunun cevabı o kadar uzun ki. Satır başlarıyla verirken bile liste uzayıp gidecek. Hiç detaya girmeden gençliğin ana sorunlarını sıralayacak olursam –ki bu sıralamayı kendi çalıştığım gençleri gözümün önünden geçirerek yapacağım- eminim ki şaşıracaksınız. “Vay bu kadar çok mu sorun yaşıyor bu gençler” diye düşünebileceksiniz. Ama durum bu.
Yalnızlık gençleri hastalığa sürüklüyor
Öncelikle çok ciddi bir biçimde internetin doğru ve sağlıklı kullanılmaması sorunu yaşıyorlar. Buna bağlı olarak msn ve sosyal iletişim ağlarında gereğinden fazla zaman geçirme, günlük hayatlarında zerre işlerine yaramayacak hatta tam tersine zarar gördükleri internet oyunlarıyla kendilerinde “internet bağımlılığı” dediğimiz hastalıklı durumu ortaya çıkarıyorlar.
•Erteleme alışkanlığı ve tembellik hat safhada
•Akşama kadar sürekli arkadaşlarıyla yazışma. Bence yazışmalarında sorun yok, aileler sorun ediyor. Veya gün içindeki sorumluluklarına yerine getirmedikleri için yaptıkları bu yazışmalar aileleri kızdırıyor.
•Yalnızlık, kendini yalnız hissetme, kendisini kimsenin anlamadığı ve hiç kimse tarafından anlaşılamadığı/anlaşılamayacağı duygusu son birkaç yıldır inanılmaz yükselmeye başladı. Bilinçaltı yalnızlık duygusu diyorum ben buna.
•Aklınıza gelebilecek pek çok durumla ilgili kaygılar. Sağlıkla, kişilik yapılarıyla, görüntüleriyle, giyimleriyle, aile ve ev yaşantılarıyla, çevreleriyle kurdukları ilişkilerle… gibi her türlü kaygı. Hatta bazen öyle abartıyorlar ki kaygı bozukluğu rahatsızlığına yakalanarak psikolojik yardımı mutlak almak zorunda kalıyorlar.
• Sürekli canları sıkılıyor. Kız olsun erkek olsun fark etmiyor… muntazaman canları sıkılıyor.
•Kendine güvensizlik/özgüven sorunları
•Çöküntü/depresyon hastalıklarında artış. Maalesef son yıllarda depresyona giren gençlerin sayısında patlama var desem yanılmış sayılmam.
•Alkol/madde kullanımında artış.
•Doğru ve sağlıklı arkadaşlık geliştirmek yerine yanlış ilişkilere girme, bu kişilerden zarar göreceği konusunda en ufak bir iç görüye dahi sahip olmama halleri
•Kural tanımama, disipline olamama, iç denetim mekanizması geliştirememe
•Yorgunluk, huzursuzluk, mutsuzluk halleri
•Aile içi iletişim sorunları
•Kardeş anlaşmazlıkları
•Ders çalışmak istememe
•Cinsellik konusunda aşırı uyarılmaya açık olma… cinsel içerikli durumlar konusunda yaşlarının üzerinde heves ve ilgi durumu. Kız/erkek hepsinde cinsel tecrübeler edinme isteği ve evlilik öncesi küçük yaşlarda cinsel yaşam.
Sapkınlık arttı
Sapık EŞCİNSEL yaklaşımlar arttı. Lezbiyen ve gay ilişkileri inanamayacağınız kadar çok. Bunu ayrıca yazmak istiyorum. Dindar aile çocuklarında artmaya başladı. Aileler kızının erkek arkadaşı var diye endişelenirken; kızlar kızlarla, erkekler erkeklerle sevgili ilişkisi yaşıyor. Ailelerin ve gençlerin bu konuda bilgilendirilmesine acilen ihtiyacımız var.
•Yine bir üst maddeye bağlı olarak internet üzerinden sanal seks uygulamaları. Hatta bunlar nedeniyle başlarının sık sık belaya girmesi. Tehdit almaları.
•Genel sosyal yaşam kuralları konusunda duyarsızlık… nezaket ve görgü kuralları hakkında çookkk az şey bilme.
•Evden kaçma/evini terk etme durumlarında artış
•Yalan söyleme alışkanlıklarının inanılmaz düzeyde artması…
•Öfke/sinirlilik hallerinin fazlasıyla artması
•Saldırganlık/küfür alışkanlıklarının artması
•Okullarda külhanbeyi erkeklerden sonra, kabadayı tavırlı kızların sayısında ciddi artış
•Erken olgunlaşma özellikleri… yaşlarına uygun giyinmeme. Aşırı açık ve teşhir içerikli giyeceklerle ve aşırı makyajlarla imaj oluşturma çabaları
•İntihar eğilimlerinde artış
•Yeme bozuklukları. Bu bölüm ikiye ayrılıyor. Ya 34 beden modası gereğince aşırı yememe ve aşırı zayıf olma isteği ya da tam tersi aşırı yemek tüketerek aşırı şişman olmaları
•“Hata yaparak öğreneceğim” kaprisi. Bu benim tabirim. Diyoruz ya çocuklar hata yaparak öğrenir diye. Bunu öylesine abarttılar ki, en olmayacak akıl almaz işleri yapmak istiyorlar ve bunun yapılmaması gerektiği söylenince “Bu benim hayatım. Hataysa bile kendi hatamı yaşamak istiyorum” diyorlar. Bir adam, önünüzdeki caddede araba altında kaldıysa, sizin de öbür arabanın altında kalarak bunun ne kadar yanlış olduğunu anlamanız gerekmez! Oysa bu cümleyi şiar edindiler ve kesinlikle uyarı almak istemiyorlar. Bu korkunç bir kompleks ve kapris! Üstelik yeni moda davranış biçimleri maalesef
•Gelecekle ilgili elle tutulur idealleri yok! Dans müzik eğlence… kısa yoldan köşeyi dönme hevesi!
•Sınav kaygısı inanılmaz fazla. ve mutlaka psikolojik yardım almaları gereken bir konu.
•Meslek seçememe… gelecekte hangi mesleği seçecekleri konusunda kararsız olma hali.
İlk aklıma gelenler bunlar. Merkezimizde en yoğun çalıştığımız problem alanları bunlar.  
Yardımımıza ve desteğimize, onlara rehberlik etmemize ne kadar çok ihtiyaçları var değil mi?
Merak etmeyin, her bir konuda yazı yazmaya devam edeceğim. Şimdiden hepinizin Ramazan Bayramını tüm kalbimle tebrik ediyorum. Bayramda çocuklarınızı öpmeyi, birlikte geçireceğiniz birkaç günü cennetten bahçeye çevirmeyi unutmayın.
Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder