24 Kasım 2015 Salı

Yaşamı burundan getiren durumdur “Panik Atak”

Sizlerden g Nüfus yoğunluğumuz dikkate alındığında oranı oldukça yükselmeye başlayan panik atağı bilirsiniz. Hatta panik atağı tanımayan yoktur sanırım.
Genel anlamda kalp krizi geçirmek suretiyle öleceğini zannetme durumu olarak tanınır günlük hayatta. Panik ataklı kişi yoğun ölüm korkusu nöbetleriyle ciddi sıkıntı çeker. Tabii kişiyi yoran sadece ölüm korkusu olmayıp, tüm bedene yayılmış birbirini takip eden sorunlar zinciridir.
Tanımayanlar için panik atak neydi hızlı bir hatırlatma yapayım. Dışarıdan bakıldığında “Aman canım… o kadar da abartılacak bir şey değilmiş!” dedirtebiliyor ama siz gelin de bunları çekene sorun!
Genellikle bayanlarda, son yıllarda erkeklerde de bol bol rastlıyoruz. Rahatsızlığın başlama yaşı her ne kadar değişken olsa da ergenlik döneminde başladığı veya otuzlu yaşlarda bile ilk başlangıç yaşandığı bilinen bir gerçek.
Panik atak, ani olarak, beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve rahatsız edici semptomlarla kendisini gösteren bir rahatsızlıktır.
Peki nedir bu semptomlar…?
*  Çarpıntı: Günün hangi saatinde geleceği belli olmayan kalp çarpıntısıdır. Çoğunlukla gece uykudan uyartan veya akşam üstü saatlerde gelen bir durumdur. Hastalığın ilerleme derecesine göre kişiyi rahatsız eder. Haftada bir gelen çarpıntılar olabileceği gibi, gün içinde birkaç kez gelen çarpıntılar da olabilir. Yoğun çarpıntı kişide kalp krizi geçireceği endişesi uyandırır. Bu anlamda kaygı gelişince çarpıntı artar, çarpıntı arttıkça göğüs daralır, derken sarmal bir döngü oluşur. Kişi bir noktadan sonra ciddi şekilde dehşet duygularına kapılır.
*  Göğüs ağrısı veya göğüste sıkıntı hissi: Kalp çarpıntısına eşlik eden bu durum, terapilerde en çok karşılaştığımız şikayetlerden birisi. Beyin göğse ve orada oluşan gerginliğe odaklanır. Hatta “Sanki kocaman bir baskı var” hisse uyandırır.
*  Nefes darlığı, boğulacakmış gibi olma: Kalp hızlı hızlı artmaya başlayınca doğal olarak ortaya çıkan nefes darlığıdır bu! Ancak panik atak hastası nefes alamadığını düşünür. Bazı hastalar, sanki ciğerlerinde sorun varmış gibi akciğer filmleri çektirir durur. Çekilen nefesin kendisine yetmediği fikrini zihnine kazır. Daraldığı anlarda, çok belirgin şekilde burnundan kocaman nefes çekmeye çalışır.
*  Aşırı terleme, titreme: Panik atağın en yaygın semptomlarından birisidir. Aşırı titreme, terleme, silkinme, üşüyormuş gibi hissetme halleridir.
*  Bulantı, karın ağrısı: Panik atak kimi hastalarda mideyi tutar ve bulantı şikayetini öne çıkarır. Yapılan tüm tahliller midede sorun olmadığını gösterse de kişi müzmin bir bulantı şikayeti oluşturur. Yiyememe, yediğini kusma, yediklerinin mideyi yakması şikayetleri benim için çok tanıdıktır. Her seans dinlerim bu şikayetleri.
*  Ani üşüme, ani ürperme, ateş basması: Bedenin tepkilerine çok duyarlı hale gelen panik atak hastası, olası en ufak değişikliği farkettiği için, bu tür rahatsızlıkları sıklıkla dile getirir.
*  Başta/beyinde uyuşma, karıncalanma: Kaygı, korku, kendini dinleme hallerini beraberinde beyin karıncalanması oluşturabilir. Kişi beyninde sorun olduğu duygusuna kapılır. Kimi hastalar kalpten öleceğini zannederken, kimi hastalar da beyin kanamasından öleceğini zanneder. Dolayısıyla en çok beyinle ilgili semptom üretir.
*  Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş veya bayılacakmış gibi olma duygusu yaşanır. Kişi zamanla tek başına sokağa çıkmaya bile korkar. Yanında kimse olmazsa bayılıp kalacağı endişesi yaşar. Hatta ilerleyen aşamalarda evde bile yalnız kalmak istemez. Erkekse işe gitmez, kadınsa kocası işe gitmesin ister.
*  Gerçek dışılık duyguları… yani yaşadıkları gerçek mi değil mi gibi çelişkiler yaşama halidir. Hafif tansiyon oynamasını beyin kanaması, birazcık mide bulantısını mide kanseri zannetme gibi abartı halleridir. Hepimizde her an olabilecek durumları, ölümle sonuçlanacak vahim olaylar olarak düşünme şeklidir.
*  Benliğe yabancılaşma: Bazı panik atak hastaları kim olduğunu tanımadığını, aynada kendisine yabancı göründüğünü iddia etmeye başlar. Ben ben miyim, ben kimim, ne olacak bana böyle, ben hastayım ama kimse benim hastalığımı tespit edemiyor vb türündeki bir sürü kışkırtıcı endişe kişiyi kendine yabancılaşmış gibi hissettirir.
*  Kontrolünü kaybedeceği ya da delireceği korkusu: Panik atak hastaları delireceği veya kontrolünü kaybedip rezalet yaşayacağı fikrine gömülür. Delirirse neler olacağını düşünür. Aklının gideceği korkusu içini yer bitirir.
Tipik bir panik atak dakikalarla sınırlıdır. Çoğunlukla 5-10 dakika, nadiren de 20-30 dakika, çok ender olarak da bir saat sürebilir. Adı üzerine ataktır ve gelir. Sizi üzer, korkutur, boğar, rahatsız eder. Ve hiçbir şey yokmuş gibi çekip gider. Uzun süren ilaç tedavileri görmenizi gerektirebilir. 
Panik atak insanı öldürmeyen; ama süründüren bir hastalıktır!
Panik  Panik atak adı üzerinde kişide “panik” oluşturduğu için sanki deprem yaşıyormuşçasına dehşet duygular uyandırır.
Panik atak nöbetlerinin ne zaman nerede geleceği belli olmaz. Her yeni nöbet geldiğinde, hiç beklenmedik anlarda kişiyi yakaladığında “Eyvah! Ya yine gelirse” korkusu yerleşir. Bu korkuların gelmesi, hastalığın iyice yerleşmesine neden olur. Panik atak rahatsızlığı yaşayan kişi terapi desteği almazsa, hayatla barışmayı öğrenmezse, ataklarla mücadele yolları öğrenmezse sokağa dahi çıkamaz hale gelir. Alışveriş merkezi, pazar, sinema gibi kalabalık yerlere giremez. Köprüden tünelden geçemez. Aşırı korkar. Bazı hastalar arabaya bile binemez, korkudan yol mu gidiyor yoksa kalbi mi yerinden çıkıyor bilemez. Banyoda, tuvalette bile kapalı kalacağı kaygısı yaşar. Öleceğim, çıldıracağım, kalp krizi geçireceğim, felç olacağım, kanser olacağım gibi konular üretmekten kişinin hayatı çekilmez bir hal alır. Hatta sadece bu kişi değil, yakınları da gerilmeye başlar. Sürekli bu kişilere hiçbir şey olmayacağını, içini ferah tutmasını söylerler ama işe yaramaz. İlk bölümü merak etmeyin, iyi bir terapi süreci ile geçiyor diyerek bitirmek istiyorum. Sadece ilaçla geçmeyen, terapi desteği ile tamamen ortadan kalkan panik atak hastalığını Perşembe günkü yazımda anlatmaya ve çözümler önermeye devam edeceğim. Sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder